21 Kasım 2017 Salı

Kendin olmak.

 Sizin de bazen hayatın akışı içerisinde durup, dinlenip düşünmeye vaktiniz olmuyor mu?
Hayatın girdabından, hırsından ve karmaşıklığından ne kadar kaçarsanız o kadar sarılıyorsunuz kendi hayatınıza. O kadar kendiniz oluyorsunuz.
   Zaten en güzeli de bu olmak değil mi!? Kendin olmak.
  Bazen gülerek, bazen ağlayarak bazen lanet ederek deneyimliyoruz yaşamı. Yaşadıklarımız çok şey katıyor, kocaman yapıyor bizi...
   Ne yaparsanız yapın yüreğinizle yapın. Kılavuzunuz yüreğiniz olsun. Hayatı sadeleştirin, dua edin, şükredin. Keşkeleriniz çok az, iyi kileriniz sonsuz olsun.Dedikodudan uzak duran dostlara ve sonsuz mutluluk olan kitaplara sarılın. (Kendime Not) 





Çocuk üzerine...

Çocuğun ilgisini çekecek hiçbir hobi edinmez, hiç çocuk olmamıș gibi yașar, çocuğun eline tablet verip keyfinize bakarsanız olacaĝı budur.Sen, ben, o, biz...Ne kadar erdemli ve sorumluk sahibiyiz? Önce kendinize değer verin ki çocuk da kendine değer verebilsin. Saygı duyun, sevgi verin. Ötekileștirmeyin asla ama asla yeteneğini görmezden gelmeyin.

Çocuklar robot değil, herkes aynı șeye ilgi duyamaz.Herkes aynı șeyden hoșlanamaz. Kimse mükemmel değilken sen o çocuktan mükemmeli bekleyemezsin. Çocukları "koyun"laștırmayın. " Aaa! Filancanın oğlu doktor oldu, șunun kızı öğretmen, mimar, avukat oldu..." gibi karșılaștırmalara, kalıplara girmeyin.

Șunun farkına varmamız gerekiyor artık bence...Öncelikle bir insan yetiștiriyoruz.Bir çiçek ya da evcil hayvan değil ki bunlar bile "farklılık"larına göre muamele edilen kıymetli canlılar. Çocuk, bir bireydir. Kendi kararlari, kendi merakları, kendi hayalleri vardır. Bırakalım kendi öğrensin hayatı. Bizim korkularımızı, endișelerimizi hatta yapamadıklarımızı yüklemeyelim onlara. Yeni bir biz yaratmayalım.

Beğendiğim ve ișin özü olan Gülistan Sinanoğlu yazısıyla noktalamak istiyorum.(Kendime Notlar)


"Herkesin doktor, mühendis ya da öğretmen olmak zorundaymış gibi davrandığı bir ülkede yaşıyoruz biz. Yetenekleri hiçe sayarak, görmezden gelerek yapıyoruz mesleğimizi. Havuz problemlerini çözebilen bir çocuk hayattaki bütün problemleri çözer zannediyoruz. Ya da onu çözemeyen hiçbir problemin altından kalkamaz. Bu nedenle de eziyoruz o küçücük ruhları. Sınavdan sınava koşturarak, başarısızlık duygusunu daha kendilerini bilmedikleri yaşlarda tattırarak gerçekleştiriyoruz bunu. Neleri yapabileceklerini değil neleri yapamayacaklarını öğretiyoruz onlara.''

Kadın....

Kanım donuyor, yazmakta zorlanıyorum. Hangi kelimeyi nereye ve nasıl koyacağımı bilmiyorum.      Herkes gibi fazlasıyla üzgün ve sinirliy...